Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği Gazze görüşmesinin perde arkası nihayet aydınlandı. Muhalefetin merakla sorguladığı ve istismar etmeye çalıştığı bu kritik temaslarda, Erdoğan'ın Trump'ın HAMAS'tan "silah bırakma" talebine verdiği yanıt, bölgede yankı uyandırdı. Erdoğan, Trump aracılığıyla "Önce İsrail Gazze'yi tamamen terk edecek, bağımsız Filistin devleti kurulacak, ondan sonra müzakere olur" mesajını iletti. Bu tarihi rest, uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı.

Erdoğan'ın Net Duruşu ve Trump'ın Tepkisi

Ali Karahasanoğlu'nun aktardığına göre, Erdoğan'ın bu kararlı tutumu karşısında Trump, Türkiye'ye teşekkürlerini iletti ve İsrail'e "bombalamaları durdurun" çağrısında bulundu. Bu gelişmeler, Erdoğan'ı "Gazze için susmakla" eleştiren kesimlerin iddialarını boşa çıkardı ve gerçekleri gün yüzüne serdi. Bu durum, Türkiye'nin Filistin davasındaki kararlı duruşunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Bu tarihi görüşme, sadece Türkiye-ABD ilişkileri açısından değil, aynı zamanda Orta Doğu'daki dengeler açısından da büyük önem taşıyor. Erdoğan'ın bu hamlesi, Filistin halkının umutlarını yeniden yeşertirken, İsrail'in bölgedeki politikalarına karşı güçlü bir mesaj niteliği taşıyor.

HAMAS: Bir Direniş Sembolü

Erdoğan'ın HAMAS'a yönelik bu desteği, bazı çevrelerde tartışmalara yol açsa da, Filistin halkı nezdinde büyük bir takdirle karşılanıyor. HAMAS, Filistinliler için İsrail işgaline karşı bir direniş sembolü olarak görülüyor. Bu bağlamda, Erdoğan'ın "HAMAS, Kuvâ-yi Milliye'dir!" ifadesi, Filistin davasına verdiği önemi açıkça ortaya koyuyor.

Kuvâ-yi Milliye, Türk Kurtuluş Savaşı'nda işgal güçlerine karşı mücadele eden halk direnişini temsil eder. Erdoğan'ın bu benzetmesi, HAMAS'ın Filistin halkı için aynı anlamı taşıdığını vurguluyor. Bu tarihi benzetme, Filistin davasının Türk halkı nezdindeki önemini de bir kez daha hatırlatıyor.

Bu görüşme ve sonrasında yaşanan gelişmeler, Orta Doğu'daki siyasi arenada yeni bir sayfa açabilir. Türkiye'nin Filistin davasındaki aktif rolü, bölgedeki barış ve istikrar arayışlarına önemli katkılar sağlayabilir. Ancak, bu süreçte karşılaşılabilecek zorlukların da farkında olmak gerekiyor.

Sonuç olarak, Erdoğan'ın Trump ile yaptığı Gazze görüşmesi ve HAMAS'a verdiği destek, Türkiye'nin Filistin davasındaki kararlı duruşunu bir kez daha teyit etti. Bu tarihi rest, bölgedeki dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahipken, Filistin halkının umutlarını yeniden canlandırdı. Erdoğan'ın bu hamlesi, Türkiye'nin uluslararası arenadaki etkinliğini artırırken, Filistin davasına olan bağlılığını da tüm dünyaya gösterdi.