Sebahat Tuncel'den Şok Sözler: Mücadele Bitmedi, Yöntem Değişti!
Gündem

Sebahat Tuncel'den Şok Sözler: Mücadele Bitmedi, Yöntem Değişti!


19 May 20255 dk okuma16 görüntülenmeSon güncelleme: 09 July 2025

Özgür Kadın Hareketi (TJA) üyesi Sebahat Tuncel, PKK'nin kendini feshetmesinin ardından Kürt sorununun çözümüne dair umutları yeşertti. Tuncel, mücadelenin bitmediğini, sadece yönteminin değiştiğini vurgulayarak, demokratik bir toplum inşa etme çağrısında bulundu. Peki, bu yeni dönemde neler değişecek? İşte Sebahat Tuncel'in açıklamaları ve barış sürecine dair beklentiler...

Yeni Dönemde Neler Bekleniyor?

Sebahat Tuncel, yeni dönemde kullanılan dilin önemine dikkat çekerek, tüm tarafların üslubuna özen göstermesi gerektiğini belirtti. Güven arttırıcı adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Tuncel, devlet yetkililerinin barış dilini kullanmasının ve somut adımlar atmasının önemine değindi. Ayrıca, demokratik siyaset zeminini açmanın iktidarın sorumluluğunda olduğunu ve parlamentonun yasa ve anayasa yapma konusunda devreye girmesi gerektiğini ifade etti.

"Bu kadar zorlu bir süreçte, herkesin kendi dili ve üslubuna dikkat etmesi gerekiyor. Güven arttırıcı bir adım olması gerek. Bu noktada devlet yetkililerinin barış dilini kullanma ve barışa dair daha somut adımlar atması gerekiyor," diyen Tuncel, demokratik siyasetin önemini vurguladı.

Tuncel, PKK'nin kendini feshetmesinin bir bitiş değil, başlangıç olduğunu belirterek, Kürt halkının özgürlük, eşitlik ve demokrasi sorununun hala devam ettiğini söyledi. Ortadoğu ve dünyadaki toplumsal ve ekonomik gelişmelere dikkat çeken Tuncel, Abdullah Öcalan'ın yeni çağı yorumlayarak örgütünü ve devleti dönüştürmek istediğini ifade etti. Bundan sonraki aşamanın farklı yöntemlerle, silah ile değil, demokratik siyasetle yürütülmesi konusunda bir irade ortaya çıktığını ve bunun başarıya ulaştırılması gerektiğini belirtti.

Demokratik Toplum İnşası

Sebahat Tuncel, demokratik toplum meselesinin inşa edilmesi gereken bir süreç olduğunu vurgulayarak, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir sistemi örgütlemenin herkesin sorumluluğunda olduğunu söyledi. Tüm örgütlü alanların, kadın, gençlik, emek, sosyalist hareketler ve sistemden rahatsız olan tüm kesimlerin demokratik toplumu örgütlemek konusunda üzerine düşeni yapması gerektiğini ifade etti. Tuncel, bu sürecin kolay olmadığını ve bir mücadele süreci olduğunu belirtti.

Atılması gereken adımlara ilişkin konuşan Tuncel şunları söyledi:

Demokratik toplum meselesi de bizim inşa edeceğimiz bir süreç. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir sistemi, sosyalist bir toplumu örgütlemek bizim sorumluluğumuzda olan bir şey. Dolayısıyla tüm örgütlü alanların; kadın, gençlik, emek, sosyalist hareketler, sistemden rahatsız olan tüm kesimlerin demokratik toplumu örgütlemek konusundan üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bu hiç kolay değil, bu bir mücadele süreci.
  • Mücadele bitmiyor, mücadelenin araçları ve yöntemi değişiyor.
  • Önümüzdeki süreci örgütleyecek olan, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bu sitemi örgütleyecek olan bizleriz.
  • Herkesin bu bilinçle hareket etmesi gerekir.
  • En nihayetinde örgütlü toplum, kendi geleceğini kazanabilir.

"Örgütlülüğü olmayanın özgürlüğü ve geleceği de olamaz. Kendi sistemini örgütlerken, toplumsallaştırabilen kazanabilir," diyen Tuncel, örgütlü toplumun önemine vurgu yaptı.

Umut Hakkı ve Devletin Görevi

Son olarak 'umut Hakkı'na değinen Tuncel, bu hakkın devletin önünde duran bir görev olduğunu belirtti. Türkiye'nin, AİHM'in verdiği kararın gereğini yerine getirmek zorunda olduğunu ifade eden Tuncel, bu sürecin başarıya ulaşmasının gerekliliklerinden birinin de bu olduğunu söyledi. Taraflardan birinin özgürken, diğerinin tecride tabi tutulmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Sebahat Tuncel'in açıklamaları, Kürt sorununun çözümüne dair yeni bir umut ışığı yakarken, demokratik bir toplum inşa etme çağrısı da yankı uyandırdı. Ancak, bu sürecin başarıya ulaşması için tüm tarafların sorumluluk alması ve somut adımlar atması gerekiyor. Türkiye'nin önünde önemli bir fırsat var ve bu fırsatın değerlendirilmesi, bölge barışına önemli katkılar sağlayabilir.