
Türkiye'de Nefret Söylemi Alarmı! Avrupa Konseyi'nden Uyarı
Avrupa Konseyi (AK),Türkiye'deki nefret söylemi ve nefret suçlarındaki artışa dikkat çekerek yetkilileri uyardı. Yayınlanan raporda, özellikle LGBTİ bireyler, Kürtler, mülteciler ve dini azınlıklar hedef alınarak yapılan ayrımcı söylemlerin endişe verici boyutlara ulaştığı belirtildi. Rapor, yetkililerin bu konudaki yetersiz müdahaleleri ve savunmasız toplulukları koruyamaması nedeniyle eleştiriliyor.
Türkiye'de Yükselen Nefret Söylemi
Avrupa Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Komisyonu (ECRI) tarafından hazırlanan raporda, Türk medyasında ve siyasi arenada nefret söyleminin yaygın olduğu vurgulanıyor. Aleviler, Müslüman olmayan azınlıklar, Kürtler, mülteciler, göçmenler ve LGBTİ bireylerin sürekli olarak hedef gösterildiği belirtiliyor. Hrant Dink Vakfı'nın raporuna göre, bu gruplara yönelik ayrımcı ve kışkırtıcı dil kalıpları ısrarla devam ediyor.
Siyasi liderlerin de sorunu daha da kötüleştirdiği belirtilen raporda, 2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yabancı düşmanı söylemlerin kullanıldığına dikkat çekiliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın LGBTİ bireyleri "sapkınlık virüsü" olarak nitelendirmesi ve diğer üst düzey yetkililerin LGBTİ topluluklarını aile değerleri ve toplumsal uyum için bir tehdit olarak göstermesi eleştiriliyor.
Medyanın da önyargıyı körüklediği belirtilen raporda, Azerbaycan-Ermenistan gerginliği ve Türkiye-Yunanistan anlaşmazlıkları sırasında Ermeni ve Yunan karşıtı söylemlerin arttığına dikkat çekiliyor. Ayrıca, Ekim 2023'teki Hamas saldırıları ve İsrail'in askeri müdahalesi sonrasında Yahudi topluluklarına yönelik antisemitik nefret söyleminde de artış yaşandığı belirtiliyor.
Yargısal Çözümler Etkisiz mi?
ECRI'nin görüştüğü sivil toplum kuruluşları, nefret söylemiyle mücadele ikliminin kötüleştiğini ve bu konudaki çabaların hükümetin engellemeleriyle karşılaştığını ifade ediyor. İzmir ve Ankara Baroları'nın Diyanet İşleri Başkanı'nın LGBTİ karşıtı açıklamalarını kınamaları nedeniyle kovuşturmaya uğramaları, sivil toplum müdahalesinin alanının daraldığını gösteriyor.
Raporda, yargının nefret söylemini yasaklayan yasaları uygulamadaki rolü de eleştiriliyor. Türk Ceza Kanunu'nda ayrımcılığı ve nefrete teşviki suç sayan maddeler bulunmasına rağmen, bu yasaların nadiren uygulandığı belirtiliyor. Etnik köken, dil, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği gibi temel kategorilerin yasayla kapsamlı bir şekilde korunmadığı ve önyargı motivasyonlarının genellikle resmi kayıtlarda yer almadığı vurgulanıyor.
Polis ve savcıların nefret suçlarını tutarsız bir şekilde kayda geçirdiği belirtilen raporda, nefret saiklerinin yargı veri tabanlarına sistematik olarak kaydedilmemesi nedeniyle analiz ve politika oluşturmanın engellendiği ifade ediliyor.
Nefret Saikli Şiddet Olayları Artıyor
Raporda, etnik, dinsel veya cinsel kimlik nefreti nedeniyle yaşanan şiddet olaylarına dikkat çekiliyor. Sivil toplum kuruluşlarının AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi'ne (ODIHR) bildirdiği 64 nefret suçu olayının yüzde 42'sinin fiziksel şiddet veya cinayet içerdiği belirtiliyor. Kürt bireylerin kalabalıklar tarafından saldırılara maruz kaldığı, Suriyeli bir adamın bir çocuğa cinsel saldırıda bulunduğu iddiasının ardından Suriyelilere karşı isyanların çıktığı ve LGBTİ bireylerin sürekli tehdit altında olduğu vurgulanıyor.
- 2016'da aktivist Hande Kader'in öldürülmesi gibi birçok trans cinayeti yaşandı.
- Hristiyan kiliseleri kundaklama ve maddi saldırılara uğradı.
- Ocak 2024'te İstanbul'daki bir Katolik kilisesine IŞİD bağlantılı silahlı kişiler saldırdı ve bir kişi öldürüldü.
Avrupa Konseyi'nin raporu, Türkiye'deki nefret söylemi ve nefret suçlarının giderek arttığına ve yetkililerin bu konudaki müdahalelerinin yetersiz kaldığına işaret ediyor. Rapor, hükümeti bu konuda daha etkili önlemler almaya ve savunmasız toplulukları korumaya çağırıyor. Aksi takdirde, bu durumun toplumsal huzuru ve insan haklarını tehdit edebileceği uyarısında bulunuyor.